Meltem Toksöz’ün bu çalışması, özellikle 1830’lu yıllardan itibaren büyük bir
sosyo-ekonomik dönüşüm geçiren Çukurova bölgesi üzerine yoğunlaşmaktadır ve
Adana-Tarsus-Ceyhan-Mersin ekseninde, bölgenin tarımsal üretiminin gelişimini ve
uluslararası ticarete eklemlenme sürecini çok katmanlı olarak ele almaktadır. Bu
noktada “çok katmanlılık” Toksöz’ün çalışmasında özel bir önem arz etmektedir.
Toksöz, Osmanlı tarih yazımında, 19. yüzyıl Osmanlı ekonomisinin tanımlanması
için kullanılan “bağımlılık” ve “dünya ekonomisine yabancı tüccarlar aracılığıyla
eklenme” gibi temel kavramların yenide ...Daha fazlası
Gök Türk çalışmalarında az değinilen konulardan biri, Türk kültürünü besleyen
kaynakların alt yapısıdır. Bozkır sınırlarının tarım uygarlıkları ile kesiştiği yerler, iki
tarafın da kültüründe bazı sentezlenmelere yol açmaktadır ki, bu konu sadece
arkeolojik verilerden değil, savaş malzemeleri ve taktikleri, bürokrasi dili, kılıkkıyafet
vs. konulardan da takip edilebilir.
Makale iki ana coğrafya üzerine yoğunlaşmıştır: İlki, Türklerin orijinal malzemelerini
meydana getirdiği güney Sibirya ve Moğolistan bölgesi. Bu coğrafyanın yaşam şekli
ve inançları, göçerlerin üretmiş oldukları sanat e ...Daha fazlası
Beşeri özellikler; yeryüzünün iklim, yer şekilleri, hidrografya ve bitki örtüsü gibi
fiziki unsurları ile karşılıklı ilişkiler içinde olup, birbirlerini etkilemekte ve
şekillendirmektedirler. Her ne kadar günümüzde gelişen teknoloji, insan faaliyetleri
üzerinde doğanın belirleyiciliğini kısmen azaltsa da Tire gibi doğal kaynaklan zengin
ve tarımsal üretimin yoğun olduğu yerlerde doğal koşullar, birçok yönden etkisini
sürdürmektedir. Tire ilçesinin kuzeyi ve güneyi arasında doğal çevre özellikleri
açısından büyük farklar vardır. Bu farklılıklar, doğu- batı doğrultusundaki köyler
arasında ...Daha fazlası
Akdeniz’deki liman kentleri anlatılarını eleştiren bu çalışma, ekonomik dönüşüm, siyasal hiyerarşi, erken modern Osmanlı taşra yönetimi açısından Selanik’te değişen toplumun unsurlarını incelemektedir. On sekizinci yüzyıl taşra toplumunda meydana gelen değişimler çok farklı dinamiklerin etkileşimi sonucu ortaya çıkmıştı. Bu dinamikler, reayanın hareketliliği, kırsalda ortaya çıkan siyasi güçler, büyük toprak sahipliliğinin artışı ve paramiliter kuvvetlerin gücünün artışı idi. Selanik ve çevresindeki kentlerin etrafındaki kırsal alanda belirginleşen güç ve mülkiyet ilişkilerine yeni bir bakış s ...Daha fazlası
Osmanlı Devleti 17. yüzyıla büyük seferler, karışıklar ve çalkantılarla girmiş,
bir kısım dâhili ve harici olaylara I. Ahmed’in vefatından sonra tahtta yaşanan
gelişmeler de eklenmişti. 1622 yılında II. Osman’ın katli gibi o zamana kadar
benzeri görülmemiş bir olayın ardından amcası I. Mustafa’nın yerine tahta çıkan IV.
Murad’ın ilk hükümdarlık yılları da benzer karışıklarla geçmiştir. Küçük yaşta tahta
çıkan IV. Murad, isyanlarla boğuşan İstanbul’daki bir takım devlet ileri gelenlerinin
hal‘inden ve annesinin vesayetinden kurtulduktan sonra 1632 yılında idareyi bizzat
eline almıştır1. ...Daha fazlası
Bu çalışma, Çerkes Memlûk Devleti’ni1 zayıflatmak için çeşitli yöntemler
uygulayan Haçlı kuvvetleri karşısında ayakta kalan Çerkes Memlûk Devleti tarihinin
önemli bir yönünü aydınlatmayı amaçlar. Kullanılan en bariz yöntem, Memlûkler
üzerinde Haçlı ekonomik ambargosunun dayatılması olmuştur.
Osmanlı tarihinin en güçlü kadınlarından biri olan Kösem Sultan'ın hayatının ilk yıllarıyla ilgili kaynaklarda pek fazla bilgi bulunmadığından dolayı nerede ve ne zaman doğduğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte öldüğünde altmış iki yaşında olduğu bilgisinden hareketle, 1589'da bir Rum papazının kızı olarak dünyaya geldiği ve Bosna taraflarından İstanbul'a getirildiği yönündeki rivayet yaygın kabul görmüştür1. Saraya geldikten sonra Mahpeyker adını alan ve güzelliği ile I. Ahmed'in dikkatini çeken Kösem, sultanın hasekisi olmuş, hatta Venedik arşivlerindeki bir belgeye göre padişahla ...Daha fazlası
Yahya Araz bu çalışmasında, Osmanlı çocuk tarihini, hukuk, toplum, terbiye-eğitim, çocuk emeği bağlamında ele almıştır. Konu başlıklarından da görüleceği üzere eser, “saf” bir çocuk tarihinden ziyade, Osmanlı'nın sosyo-ekonomik yapısını “çocuk tarihi“ üzerinden yansıtmaktadır. Çocuklar toplumun ayrılmaz bir parçası olduğundan, çocuklar aracılığıyla ilk olarak Osmanlı ailesi hakkında bilgi sahibi olmaktayız. Sistemin mekaniği içinde aile de toplumsal yaşantıyı sunar. Çocuk-aile-toplum, bu şekilde zincirleme bir kurgu ile Osmanlı'nın “sıradan” insanlarının “sıradan” tarihlerine dair bilgileri ki ...Daha fazlası
Osmanlı, Safevi ve Babür İmparatorluklarının askerî, sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan karşılaştırmalı bir bakış açısıyla kaleme alındığı bu çalışmanın önsözünde yazar, Marshall G.S. Hodgson’ın The Venture of İslam: Concience and History in a World Civilization [Türkçesi İslam’ın Serüveni, Bir Dünya Medeniyetinde Bilinç ve Tarih, 3 cilt, İstanbul: İz Yayıncılık, 1993] başlıklı eserinden ilham aldığını ve yaklaşık 20 yıllık bir süreçte eserini tamamlandığını, kitabın belirli düzeyde tarih bilgisine sahip olan okuyucu kitlesine hitap ettiğini ifade etmektedir
Osmanlı tarihinin arşiv kaynaklan arasında Tapu-Tahrir defterleri oldukça
önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle XV-XVI. yüzyıllarda Osmanlı tarihi ile ilgili
yapılan araştırmalarda başvurulan arşiv kaynaklarının başında bu defterler gelir.
Tahrir defterleri, Osmanlı Devletinin hem hâkimiyetinde bulunan bölgelerin hem
de yeni fethettiği toprakların mülkiyet ve tasarruf biçimi ile vergi miktarını tayin ve
tespit etmek amacıyla belirli zamanlarda yaptığı sayımları içerir. Yerine göre beş ile
kırk yıllık aralıklarla yapılan, tahrir sonucunda hazırlanan ve mufassal, icmal, evkaf
ve piyade gi ...Daha fazlası
Aydın sancağının bugüne kadar bilinen en erken tarihli defteri tarafımdan
Halil Beğ Defteri olarak adlandırılmak suretiyle yayımlanmış idi1. Kitabın neşrinden
sonra, Maliyeden Müdevver Defterler serisinde yer alan Biga Yaya defterinin
arkasında defterin bir parçasının bulunduğu dikkatimizi çekti2.Bu parça, bugüne
kadar Aydın defterleri ile ilgili çalışmaların hiç birisinde tanımlanmış değildir. Halil
Beğ defterini neşrederken sonuç kısmında ifade ettiğimiz gibi neşrettiğimiz kısım,
defterin padişah haslarına tahsis edilmiş olan kısmı olmalıydı. Bu deftere ait olmak
üzere yeni bulduğumuz ...Daha fazlası
XVI. yüzyıl başlarından XVII. yüzyıl ortalarına kadar yaklaşık yüz elli yıl devam eden
Osmanlı-Safevi mücadelesi başlıca iki coğrafyada cereyan etmiştir. Bunlardan biri
Irak-ı Arap, diğeri Kafkasya'dır. Kafkasya tarih boyunca pek çok açıdan önem
arzeden bir coğrafya olmuştur. Bu nedenle burası sürekli bir mücadele alanıydı.
Nitekim Osmanlı ve Safevi devletleri de baştan itibaren bu coğrafyayı elinde tutmak
istemiş, diğerine karşı burada üstünlük sağlamaya çalışmıştır. Bu makalede tarafların
1603'ten başlayarak XVII. Yüzyılın ilk yarısı boyunca Transkafkasya'daki mücadeleleri
ve bu husus ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.