Ahmed Rumî Akhisarî Saruhanî (ö. H. 1043) Halvetî Tarikatı
şeyhlerindendir. Bu çalışma, Ahmed Rumî Akhisarî Saruhanî’nin
Semaî Müennesler adlı risalesinin edisyon kritiğini içermektedir.
Hakiki olmayan müennes isimlerin kuralsız olanlarına “semaî müennes”
denir. Bu isimler, duyma yolu ile öğrenilirler. Ahmed Rumî
de öğrenilmelerini kolaylaştırmak için semaî müennesler hakkında
bir risale kaleme almıştır.
Ahmad Rumi Akhisari Saruhani (d. H. 1043) was one
of the sheikhs of Halvati sect. This study contains the editorial critique
of Ahmad Rumi Akhisari Saruhani’s pamphlet named as Semai
...Daha fazlası
Arap nahviyle alakalı çalışmalar erken dönemlerden itibaren başlamıştır.
Arapların diğer milletlerle irtibata geçmesi farklı milletlerden insanların
İslâm’a girmesine vesile olmuştur. Bu durum ise Arap olmayan
Müslümanların, Ku’rân dili olan Arapçayı öğrenmeye meyletmelerine
zemin hazırlamıştır. Bu çalışmamızda Mısır’daki gramer faaliyetleri ve
burada yetişen dilciler üzerinde durulmuştur. Mısır Dil Ekolü, Basra ve
Kûfe ekolü gibi orijinal görüşler ortaya koyamamış, bu iki ekol arasından
tercihlerde bulunmuş eklektik bir yapıya sahiptir. Mısır Dil Ekolü
Gramer faaliyetlerinin öğretilme ...Daha fazlası
Bu makalede, hicrî dördüncü asırda Halep’te hüküm süren ve Arap edebiyatının hamileri olarak şöhret kazanan Hamdanîler (m. 890-1004) döneminde yaşamış önemli bir dil ve nahiv âlimi olan İbn Hâleveyh’in hayatı, ilmî kişiliği ve eserlerine yer verilmiştir. Bu bağlamda tarih ve tabakat kitapları başta olmak üzere kaynaklarda dağınık halde yer alan İbn Hâleveyh’in dil, nahiv ve Kur’ân ilimleri alanında telif ettiği yazma ve matbu altmışa yakın eseri bir araya getirilmiştir. İbn Hâleveyh’in ilmi ve fazileti yanında dil, nahiv ve kültürel birikimine işaret eden bu eserlerle ilgili kısa bilgiler veri ...Daha fazlası
Varlık-mahiyet ayrımının ilk versiyonları, her ne kadar Eflatun’a ve Aristoteles’e dayandırılsa da söz konusu ayrımın, Fârâbî ve İbn Sînâ’da felsefî bir “mesele” haline geldiği söylenebilir. Zira bu iki filozofun düşüncesinde, vücud-mahiyet ayrımı meselesi, varlığa ilişkin metafizik çalışmalarda çok önemli bir yeri haizdir ve temel iki soruya dayanmaktadır: Bir şey var mıdır ve var olan bu şey, nedir? İlk soru, daha çok dış dünyadaki şeylerin gerçekliği ile ilgili olup, o şeylerin somut bir şekilde ortaya konmasını amaç edinirken; “var olan şey nedir?” şeklinde ifade edilen ikinci soru ise sor ...Daha fazlası
ويسعى هذا البحث الموسوم بعنوان: (بلاغةُ الإطناب في ديوان عمر أبو ريشة: التكرار والاعتراض بأسلوب النّداء نموذجين) إلى تبيان موطنين من مواطن الإطناب في شعر الشاعر عمر أبو ريشة، وهما: التكرار والاعتراض. وقد خُصِّص الحديث عن أسلوب النّداء لكلا النوعين، فقد رأينا أن أسلوب النداء جاء غالباً في سياق الإطناب، مرّة عبر تكرار النّداء، وأخرى عبر الاعتراض به بين شيئين متلازمين. واقتضت طبيعة البحث أن يبدأ بمدخل عن أسلوب النداء كأحد الأساليب الإنشائية– الطَّلبيَّة- البارزة، وعن أبرز أدواته، والمعاني التي يخرج إليها. ثم التعريف بالإطناب لغةً واصطلاحاً، والحديث عن أنواعه الكثيرة، فذِكر لمحة موجزة عن حياة الشا ...Daha fazlası
Hamd Allah (c.c)’a, salât ve selâm Rasûlullah (s.a.v)’a olsun. Bu araştırma tefsir usûlü alanında bir incelemedir. Tefsir ilminin, kendisine hizmet eden diğer ilimlerden müstağni olmadığı mâlumdur. Tefsir usûlü bu ilimlerin en önemlilerindendir. Çünkü Kur’ân’ın doğru tefsir edilebilmesi için kendilerine bu ilimle ulaştığımız ilmi mukaddimeler ve küllî kâideler uyarınca yol almak gerekir. Bu alanda araştırma yapanların vazifelerinden biri de; mütekaddim âlimlerin tefsir usûlü hususundaki gayretlerini ortaya koymaktır. Zira mütekaddim âlimler, sonradan gelecekler için araştırmanın yolunu kolayla ...Daha fazlası
Vakıfla ilgili klasik dönemde yaşanan tartışmalar vakfın bağlayıcılığı üzerinedir; meşruiyeti tartışma konusu yapılmamıştır. Ancak son yüzyıllarda vakfın meşruiyeti de tartışma konusu haline getirilmiştir. Bu tartışmalardan ehlî/zürrî vakıflar olarak bilinen aile vakıfları da etkilenmiştir. Yaşanan süreçte bir kısım ulema aile vakıflarının ilga edilmesini desteklemiş, fetva ve makalelerle aile vakıflarının gayr-i meşru olduğunu iddia etmişlerdir. Bir kısım ulema da aile vakıflarının meşruiyetini savunmuş, bu konudaki iddialara müstakil risalelerde, makalelerinde ya da kitaplarında cevap vermiş ...Daha fazlası
Kendi âlimlerinin de ifade ettikleri üzere Şiî âlimlerin hadis usûlünü Ehl-i sünnet’ten aldığı ve kendi mezheplerine uyarlandığı bilinen bir gerçektir. Ancak mezkûr usûl, Şîa’ya uyarlanırken İmâmet teorisinin merkeze alındığı, hadis terimlerinin tanımından, hadislerin kaynağına, isnad sistemine ve sahih hadiste aranan kriterlere kadar Şiî paradigmanın Şiî hadis usûlüne yansıdığı, ayrıca Ehl-i sünnet hadis usûlünde bulunmayan müvessak, muzmar gibi yeni bazı hadis terimlerinin, cerh ve taʻdîlle ilgili bazı tabirlerin ihdas edildiği görülmektedir. Bu makalenin amacı, Ehl-i sünnet’ten iktibas etti ...Daha fazlası
Kur’ân-ı Kerîm’i doğru anlamak onun kullandığı kelimeleri doğru anlamaktan geçer. Bu kelimelerin iyi anlaşılabilmesi için Kur’ân-ı Kerîm’in nüzûl döneminin bilinmesi gerekir. Bunun için o dönemde yaşamış Arapların hayatını,
düşünme tarzlarını, eşyaya bakış açılarını, olayları anlama biçimlerini bilmek
gerekir. Böyle bir bilgiyi de onların kelamındaki dilsel müfredâtı araştırmakla
elde edebiliriz. Kur’ân’da düşünme anlamında pek çok kavram kullanılmıştır.
Bunun gibi düşünme eylemini gerçekleştiren vasıtalar da çeşitlidir. Bu çalışmada Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan düşünme vasıtaları olarak k ...Daha fazlası
Asıl gayesi ahlaki ve terbiyevî olan Kur’an kıssalarındaki karakterlerde özdeşim kurmaya müsait ve insanların kendilerine hisseler çıkarabileceği bir muhteva vardır. İnsanlar bu kıssaları okuduklarında veya dinlediklerinde onlarda iyi ve kötü örnekler bulabilirler. İyi örnek olarak sunulanların başında ise peygamberler gelir. Bu yüzden diğer insanlar gibi sosyal hayatta farklı rolleri olan peygamberler, Kur’an kıssalarının anlatımında bu rolleriyle incelenmelidir. Bu çalışmada Kur’an kıssalarının Hz. Ya‘kub’u (a.s) sunumunda bir ebeveyn ve eğitimci için örnek olma durumunu incelemek amaçlanmış ...Daha fazlası
Son dönem Osmanlı âlimlerinden olan 1860/70 Kastamonu doğumlu Ahmed Mâhir Efendi “Ballıklızâde” lakabıyla tanınmaktadır. O, 19. yüzyılda, Batı’nın pek çok yönde ilerleme gösterdiği ve Osmanlı’nın ise yaptığı ıslahatların yanında toprak kaybetmeye başladığı Meşrutiyet döneminde yaşamıştır. Âlim Ahmed Hicâbî’den dersler almasının ardından kendisi de dersler vererek pek çok öğrenci yetiştirmiş, Dâru’l-Fünûn İlahiyât Fakültesi ve Medresetü’lVâizîn’de on üç yıl tefsir ve kelam dersleri okutmuştur. Bunun yanı sıra Yargıtay üyeliği, hâkimlik ve milletvekilliği yapmış olan âlim, siyasi bir kişilik ola ...Daha fazlası
Zamanın geçmesiyle kültür, yaşama biçimi, ilgiler, pek çok şey değişmekte, dönüşmektedir. Kelimeler de bu dinamik yapıdan etkilenmektedir. Söylediklerimizi iyi anlatmak ve söyleneni iyi anlamak için bu değişime kayıtsız kalamayız. Kur’an’ın da söylemi yazıya geçirilmiştir ve onu daha iyi anlamak için onun kelimelerini iyi bilmek gerekmektedir. “C-h-l” kökü üzerinden yapılan bu çalışmayla hem kelimenin dönüşümünü görmek hem de Kur’an nüzulünün dinamik yapısı içerisindeki değişimleri okumak amaçlanmıştır. Bu makalede öncelikle c-h-l kökünün sözlük anlamlarından hareketle farklı formlarının anlam ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.