Meltem Toksöz’ün bu çalışması, özellikle 1830’lu yıllardan itibaren büyük bir
sosyo-ekonomik dönüşüm geçiren Çukurova bölgesi üzerine yoğunlaşmaktadır ve
Adana-Tarsus-Ceyhan-Mersin ekseninde, bölgenin tarımsal üretiminin gelişimini ve
uluslararası ticarete eklemlenme sürecini çok katmanlı olarak ele almaktadır. Bu
noktada “çok katmanlılık” Toksöz’ün çalışmasında özel bir önem arz etmektedir.
Toksöz, Osmanlı tarih yazımında, 19. yüzyıl Osmanlı ekonomisinin tanımlanması
için kullanılan “bağımlılık” ve “dünya ekonomisine yabancı tüccarlar aracılığıyla
eklenme” gibi temel kavramların yenide ...Daha fazlası
II. Mehmed dönemiyle birlikte siyasi, askerî ve ticari alanlar başta olmak üzere, birçok alanda bir değişim ve gelişim sürecine giren Osmanlı İmparatorluğu, aynı zamanda Avrupa siyasetinin bir uzantısı olarak İtalya’daki gelişmeleri de yakından takip etmekteydi. İtalya Yarımadası’nın önde gelen şehir devletleri durumundaki Venedik ve Ceneviz’in ardından, Floransa Cumhuriyeti de 15. yüzyıldan itibaren Levant ticaretindeki yerini Fatih’in himâyesiyle almaya başlamıştır. Bu çalışmada, Floransa’nın Osmanlı kronikleri ve belgelerinde zaman içinde ifade ediliş şekillerinin açıklanması amaçlanmaktadı ...Daha fazlası
2006 yılında Bulgar ve Yunan merkez bankalarının öncülüğünde kurulan Güneydoğu Avrupa Para Tarihi Platformu (South-Eastern European Monetary History Network-SEEMHN), bugün diğer Balkan ülkeleri merkez bankalarının da katılımıyla özellikle 19. ve 20. yüzyıl ekonomi tarihiyle ilgili önemli çalıştaylara ve veri üretim süreçlerine destek vermektedir. 1-2 Ekim 2015 tarihinde, Viyana’da, Avusturya Merkez Bankası’nın ve Viyana Üniversitesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen bu konferans-çalıştay, SEEMHN’nin kapsamında gerçekleştirilen 10. organizasyon olmuştur. Organizasyonun ilk bölümü, esas itibariyle ...Daha fazlası
Maria Pia Pedani’nin bu çalışması, Venezia Porta d’Oriente başlığıyla 2011 yılında yayımlanan eserin Türkçeye tercümesidir. Venedik Ca’ Foscari Üniversitesi Doğu Dilleri Bölümü’nde öğretim üyesi olan Pedani, Osmanlı-Venedik ilişkileri, denizcilik tarihi, diplomatik tarih ve Hristiyan-Müslüman sınır bölgeleri üzerine yaptığı çalışmalarla tarih alanına değerli katkılarda bulunmuştur. Özellikle uzun yıllar Venedik Devlet Arşivi’nde görev yapması, bu çalışmasında Venedik Devlet Arşivi’nin yayınlanmamış değerli kaynaklarını görmemizi sağlaması açısından önem arz etmektedir. Bu sayede Müslüman doğu ...Daha fazlası
Owen Wright tarafından incelenen Ğayetü’l-Matlûb fî İlm el-Edvâr ve ed-Durûb adlı eser, Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. İsa b. Hasan b. Kurr el-Bağdadî (bundan sonra İbn Kurr) tarafından yazılmıştır. Yazarın ifadesiyle bu kitap, “XIV. yüzyılın ilk yarısında Kahire’de müzik biliminin temsilcisi olarak değerlendirilen tek teorik metindir” (sayfa 1). Yazarımız Wright, Memlûk dönemi müzikologlarından İbn Kurr’un söz konusu eserinin; ritmik teorileri, biçimsel yapıları ve fasıla analizleri hakkında bilgi vermekle beraber, özellikle tetrakort türleri ve ölçümlerini öne çıkaran geleneksel Arap kur ...Daha fazlası
Osmanlı tarihinin en güçlü kadınlarından biri olan Kösem Sultan'ın hayatının ilk yıllarıyla ilgili kaynaklarda pek fazla bilgi bulunmadığından dolayı nerede ve ne zaman doğduğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte öldüğünde altmış iki yaşında olduğu bilgisinden hareketle, 1589'da bir Rum papazının kızı olarak dünyaya geldiği ve Bosna taraflarından İstanbul'a getirildiği yönündeki rivayet yaygın kabul görmüştür1. Saraya geldikten sonra Mahpeyker adını alan ve güzelliği ile I. Ahmed'in dikkatini çeken Kösem, sultanın hasekisi olmuş, hatta Venedik arşivlerindeki bir belgeye göre padişahla ...Daha fazlası
Gök Türk çalışmalarında az değinilen konulardan biri, Türk kültürünü besleyen
kaynakların alt yapısıdır. Bozkır sınırlarının tarım uygarlıkları ile kesiştiği yerler, iki
tarafın da kültüründe bazı sentezlenmelere yol açmaktadır ki, bu konu sadece
arkeolojik verilerden değil, savaş malzemeleri ve taktikleri, bürokrasi dili, kılıkkıyafet
vs. konulardan da takip edilebilir.
Makale iki ana coğrafya üzerine yoğunlaşmıştır: İlki, Türklerin orijinal malzemelerini
meydana getirdiği güney Sibirya ve Moğolistan bölgesi. Bu coğrafyanın yaşam şekli
ve inançları, göçerlerin üretmiş oldukları sanat e ...Daha fazlası
Osmanlı padişahlarının kıyafetleri hakkında bilinenler oldukça azdır. Bunlar da Topkapı Sarayı Müzesi Giyim-Kuşam Koleksiyonunda bulunan padişah ve diğer hanedan mensuplarından bakiye kıyafetlere dayanılarak yapılan tespitlerden ibarettir. Bu tespitler ağırlıklı olarak başta kaftanlar olmak üzere padişah kıyafetlerinin kumaş ve desen özellikleri hakkındadır. Ancak padişahların iç ve dış giyimleri için çok sayıda ve çeşitli türlerde kıyafetlerinin olduğu muhakkaktır. Nitekim IV. Murad'ın Revan Seferi'ne götürülen kıyafetlerini içeren bir liste bu durumu doğrulamaktadır. Bu makalede söz konusu l ...Daha fazlası
Modernite, kadim epistemolojik geleneği ve tarih anlayışını yıkarak yerine akıl ve ilerleme kavramıyla inşa ettiği yeni bir bilim anlayışı getirdi. İnsanlığın akıl sayesinde iyiye ve mutluluğa ulaşacağına inanan bu yeni söylemin iki büyük dünya savaşı sırasında yol açtığı tahripkâr sonuçlar, modernitenin büyük anlatılarına karşı bir güvensizliğin doğmasına ve 19. yüzyılda modernleşme, ulus-devlet anlayışı ile gelişen tarihyazımının sorgulanmasına neden oldu. 20. yüzyılın ortalarında yapısalcılık, postyapısalcılık ve nihayet postmodernizmin modernitenin anlatılarına ve bilim anlayışına karşı be ...Daha fazlası
Yahya Araz bu çalışmasında, Osmanlı çocuk tarihini, hukuk, toplum, terbiye-eğitim, çocuk emeği bağlamında ele almıştır. Konu başlıklarından da görüleceği üzere eser, “saf” bir çocuk tarihinden ziyade, Osmanlı'nın sosyo-ekonomik yapısını “çocuk tarihi“ üzerinden yansıtmaktadır. Çocuklar toplumun ayrılmaz bir parçası olduğundan, çocuklar aracılığıyla ilk olarak Osmanlı ailesi hakkında bilgi sahibi olmaktayız. Sistemin mekaniği içinde aile de toplumsal yaşantıyı sunar. Çocuk-aile-toplum, bu şekilde zincirleme bir kurgu ile Osmanlı'nın “sıradan” insanlarının “sıradan” tarihlerine dair bilgileri ki ...Daha fazlası
Toponimiler bir ulusun belirli bir alan üzerindeki hak iddialarını meşrulaştırmak için kullanılan önemli bir araçtır. Balkanlar’da yeni bağımsız olan pek çok ulus gibi Bulgaristan da bağımsızlığının ardından alansal varlığını meşrulaştırmak için Osmanlı mirasının bakiyesi olan yer isimlerini değiştirmeye dönük yoğun bir çaba içine girmiştir. Bulgaristan’da günümüzde ismi değiştirilmemiş Türkçe yerleşim adı neredeyse yok denecek kadar azdır. Bulgaristan coğrafyasına ait tarihi kaynaklarda bulunan ve Türk toplumunun hafızasında yer eden Türkçe yer isimlerini günümüze ait resmi kayıtlar ve harita ...Daha fazlası
Osmanlı Devleti’nin mücadeleye giriştiği devletlerden bir tanesi de 1501-
1736 yılları arasında İran’da hüküm sürmüş olan Safevi hanedanlığıdır. Başlangıçta
bir tarikat temsilcisi olan Safeviler 1501’de Şah İsmail’in Tebriz’de kendi
devletlerini kurmasıyla kuvvetli siyasi bir birlik haline gelmişlerdir.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.